Futbolda bazen sadece sahada değil, kulislerde, sosyal medyada ve zihinlerde de maçlar oynanır. Algılar oluşturulur, yorumlar yapılır, senaryolar yazılır. Geçtiğimiz hafta tam da böyle bir süreç yaşadık. Kayserispor’un Kasımpaşa karşısında aldığı kartlar, yaşanan sakatlıklar ve eksik oyuncu listesi, doğal olarak bir sonraki maç olan Fenerbahçe karşılaşmasına odaklanılmasına neden oldu. Ben dahil birçok kişi, “Zaten Fenerbahçe ile baş edemeyiz, cezalılar bu maçta cezasını çeksin. Asıl rakiplerimiz Alanyaspor, Rizespor, Bodrumspor gibi takımlar.” düşüncesine kapıldık. Ancak yanıldık. Çok net bir şekilde yanıldık.
***
Kayserispor sahaya sadece futbolcularını değil, karakterini, duruşunu ve mücadele ruhunu da sürdü. Gençleriyle, eksikleriyle ama inancıyla mücadele etti. Ve bu maç, bir şeyin daha ispatı oldu: Kayserispor, kimsenin önünde eğilecek bir takım değil. Ne Fenerbahçe’ye ne de Galatasaray’a diş geçiremez gibi lafları kabul etmeyen, sahada kim varsa sonuna kadar savaşan bir yapıya sahibiz.
***
Bu noktada Galatasaray taraftarlarının sosyal medyada oluşturduğu algıyı da unutmamak gerekiyor. “Kayserispor, Fenerbahçe’ye maçı satacak”, “9 eksikle çıkacaklar, altyapı oyuncularıyla oynayacaklar” gibi ithamlar dolaştı günlerce. Bu sadece Kayserispor’a değil, tüm Anadolu kulüplerine yapılmış bir saygısızlıktı. Küçümseyici, aşağılayıcı ve futbolun ruhuna aykırı bu yorumlar belki bazılarını güldürdü ama bizi motive etti. Kayserispor bu söylemlerin hepsine cevap verdi. Sahada ezilmedi, teslim olmadı, hatta zaman zaman üstün oynadı. Bu çocuklar, bu şehir, bu arma; her türlü övgüyü hak etti.
***
Şimdi önümüzde en az Fenerbahçe maçı kadar önemli bir mücadele var: Çaykur Rizespor karşılaşması. Puan cetveline bakıldığında bu maçın önemi daha da ortaya çıkıyor. Alınacak üç puan, hem moral açısından hem de alt sıralardan uzaklaşmak adına büyük bir değer taşıyor. Takım Fenerbahçe maçında gösterdiği reaksiyonla aslında bu sezonun kalanında neler yapabileceğini hepimize gösterdi. Ama bu havanın sürmesi, bu ateşin sönmemesi gerekiyor.
***
Bu yüzden Cuma ya da Cumartesi günü RHG Enertürk Enerji Stadyumu’nda taraftara ve basına açık bir antrenman yapılması, bence düşünülmesi gereken çok değerli bir adım olur. Bu tarz bir organizasyon, hem takımın moralini daha da yükseltecek hem de şehirle takım arasındaki bağı güçlendirecektir. Taraftarın takıma göstereceği sevgi, alkış ve destek; sahadaki oyuncuya doğrudan yansır. Futbolcunun o tribünden gelen enerjiyi hissetmesi, yalnız olmadığını bilmesi, sahadaki performansını da etkiler. Bu şehir futbolu seviyor, bu takım da sahada savaşmayı biliyor. O zaman şimdi kenetlenme zamanı.
***
Bu yazı, bir galibiyetin ya da bir kaybın övgüsü değil. Bu yazı, Kayserispor’un sahadaki karakterine, sosyal medyada oluşturulan çirkin algılara karşı verdiği cevaplara ve bu takımın aslında ne kadar büyük bir potansiyel taşıdığına dair bir hatırlatma. Belki yıldızlarla dolu bir kadromuz yok ama yıldız gibi parlayan bir ruhumuz var. Ve bu ruh, bizi ligde tutacak, belki de çok daha güzel günlere taşıyacak.