Prof. Dr. Tuncay ÇELİK

Prof. Dr. Tuncay ÇELİK

Rasyonel mi? Değil mi?

Seçim sonrasında değişen yeni kabinede yer alan Hazine ve Maliye bakanı sayın Mehmet Şimşek, “Türkiye’nin rasyonel zemine dönmek dışında ihtimali yoktur” diye açıklama yapmıştı. Bu açıklamadan sonra doğal olarak akıllara “şimdiye kadar uygulanan ekonomi politikaları rasyonel değil miydi?” sorusu geldi. Bu soruya iki farklı bakış açısı ile cevap vermek gerekir. Bunlardan ilki iktisat bilimi söyleminde bir akademisyen olarak, ikincisi de oy maksimizasyonu amaçlayan bir siyasetçi olarak.

Ekonomi bilimi, enflasyonla mücadelede acı reçete olarak piyasalarda para arzının yani para bolluğunun daraltılmasını ve faiz oranlarının yükseltilerek tasarrufların artışıyla iç talebin kısılmasını önerir. Ayrıca kamu harcamalarında da tasarrufa gidilerek özellikle sosyal yardımlar aracılığı ile yine iç pazarda talebin düşürülmesi amaçlanır ki enflasyon kontrol altına alınabilsin. Ayrıca özellikle ihracatı yaptığı ara girdi ve enerji ithalatına bağlı olan ülkelerde ortaya çıkan yüksek dış açığın kapatılabilmesi için esnek kur sisteminde yerli paranın değer kaybına müsaade edilerek Türk mallarının yabancılar için ucuzlatılması yoluyla ihracatın arttırılması, yabancı malların bizim için pahalanarak ta ithalatın kısılması beklenir. Konuyu daha fazla uzatmadan, iktisadi açıdan uygulanacak rasyonel politikaların acı sonucu ise ekonomik küçülme ve artan işsizliktir. AK parti hükümeti yaklaşık son iki yıldır yukarıda kısaca bahsettiğimiz politikaların neredeyse tamamen tersini uyguladığına göre iktisat teorisi açısından rasyonel olmayan yani “irrasyonel” bir politika tercihinde bulunmuştur.

Şimdi olaya bir de olaya önünde önemli bir seçim olan ve kazanmaya odaklanmış bir siyaset anlayışı gözüyle bakalım. Türkiye’de halk, ekonomide işlerin iyi gidip-gitmediğine Doların değerine bakarak karar veriyor.  Vatandaş açısından eğer Dolar istikrarlı ve artmıyor ise ekonomi iyi, kur hızla artıyor ise ekonomi kötüdür. Ayrıca iç talebi kısmak adına özellikle sosyal harcamalar yoluyla kamu harcamalarının kısılması da seçimde AK partiye oy kaybettirebilecek bir gelişmeydi. Türkiye’de küçük ve orta ölçekli işletmelerde sermaye yetersizliği bilinen bir gerçek olduğuna göre, piyasalarda faiz oranını arttırmak ta esnaf, tüccar ya da üreticinin ucuz kredi imkanlarını ortadan kaldıracaktı. Bu açıdan bakıldığında ekonomide bir şekilde çarkların dönmesi ve seçimin kazanılması için AK parti merkez bankası rezervlerinin azalması pahasına kuru baskıladı, faiz oranlarını arttıramadı, kamu harcamalarını kısmadı ama sonuç olarak seçimi kazandı. Sanırım seçim öncesi uygulanan ekonomi politikaları her ne kadar iktisat bilimi açısından rasyonel değilse de, siyaset açısından AK parti lehine rasyoneldi.

Sonuç olarak Mehmet Şimşek, seçim bitti ve kazanıldı artık rasyonel politikalara geri dönmeliyiz mesajı verdi. Peki seçim uğruna uygulanan irrasyonel politikaların bir maliyeti olmayacak mı? derseniz tabi ki olacak. Bu maliyetlerin neler olduğunu da toplum olarak hepimiz yaşayarak tecrübe edeceğiz.

 

PAYLAŞ

DİĞER YAZILARI

×